Μεταπηδήστε στο περιεχόμενο

Köpek Eğitimi – Empati ve Köpek

Karşınızdaki kişinin ifadelerini ve duygularını tanımak, onunla iletişim kurmanın temelini oluşturur. Eğer bu tanıma mümkün olmasaydı, iletişim de olmazdı. Birkaç saniyeliğine bunu hayal edin: karşınızdakinin niyetlerini anlayamadığınız bir diyalog. İnsanlar dünyasında buna “empati” denir — yani, iletişimde olduğun kişinin duygularını hissedebilme yeteneği.

Köpek dünyasına geçmeden önce, bu yetenek nasıl gelişiyor, ona bakalım.

Bilimsel açıklamalara, ayna nöronlara falan girmeyelim. Farz edelim ki kimse bize bunu öğretmedi. Gülümsemenin pozitif bir duygu olduğunu, çatık kaşların öfkeyi gösterebileceğini nasıl öğrendik? Bunu bir yerlerde mi okuduk? Cevabı biliyorsun: Deneyim. Gözlemlerinle, bir zamanlar boş bir sayfayken bugünkü empati sistemini kurdun. Seni koruyan ve iletişim kurmanı sağlayan sistem.

Şimdi geçelim can yoldaşımıza… köpeğe!

Yüzlerce makale okudum: köpeğin beden dili ve hangi duruş hangi duyguyu gösteriyor. Peki bu bilgiler, senin ve köpeğin arasında empati yaratabilir mi?

Düşünsene biriyle konuşuyorsun ama tüm dikkatin onun başının eğik açısında, gözlerinin ne kadar açık olduğunda, ellerinin hareketlerinde… Bu iletişim olmaz, dikkat dağıtıcı olur. “Pardon ne dedin, dalmışım…” dersin. Halbuki eğer sadece onu dinleseydin, tüm o hareketleri bilinçsizce ve anında anlardın.

Peki bu sadece aynı türdeki canlılar arasında mı geçerli? Köpeği anlamak için beden dilini öğrenmek zorunlu mu?

Bu görüşe sahip olanlar der ki: köpeğin beden dili bizimkinden farklıdır. Mesela, dişlerini göstermesi saldırganlıktır, ama bizde gülümsemektir.

Ama size bir şey sorayım… Köpeğiniz size gülümsediğiniz için hiç saldırdı mı?

Köpeğiniz empatiyi bilmez. Kitap okumaz. Ama duygularınızı hissedebilir.

Gözlerine baktığınızda tehdit hisseder mi? Gülümsediğinizde? Aniden koştuğunuzda?

Hayır! Hatta çoğu zaman siz bile onun duygularını kandıramazsınız. Köpekler, insan epilepsi nöbetlerini bile önceden hissedebiliyor.

Çelişkili araştırmalara bayılıyorum.

Bir araştırma der ki: “Kuyruğunu saat yönünde sallarsa mutlu.” Başka bir araştırma der ki: “Köpek insanın duygusunu hisseder.” O zaman biz insanlar ne oluyoruz? Duygusal olarak aptal mıyız? Her şeyi kitaplardan öğrenmek zorunda mıyız?

Asıl sorun burada.

İnsan bu dünyada “tepeye” çıkabildiyse, empati yeteneği sayesindedir. Ve şimdi biz bunu yok etmeye çalışıyoruz? Yanımızda olan bir canlıyı kitaplardan tanımaya mı çalışacağız?

Köpeğin her hareketi sende bir his yaratıyor. O his, senin bilgindir. Gözlemlerinin, deneyimlerinin sonucudur. O his, senin köpeğinle gerçek iletişimindir. Nerede ne okursan oku, bu hep üstün gelecektir. Yol göstericin sadece kendi gözlemin… Yeter ki niyetin ve isteğin olsun.

Bir arkadaşım var. Gerçek bir köpek uzmanı. Ama hep bize sorardı: “Köpeğim neden böyle yaptı?” Halbuki kendisi bizden daha çok biliyordu.

O aslında bir köpek bilimcisiydi — ama bunu bilmiyordu.

Bir akşam başından geçen olayı anlattı:

Köpeğiyle ayrılmaz ikiliydi. Gittikleri her yere birlikte giderlerdi. Bir arkadaşlarının evine gittiklerinde, köpeği birden huzursuzlaştı. Oturamıyor, korkmuş gibiydi. Arkadaşım panikledi. Tüm teoriler kafasından geçti. Ama köpek daha da huzursuzlaştı.

Özür dileyip gitmek istedi. Köpek bir an sevindi gibi oldu. Ne olmuştu?

Kapıdan çıkarken tanıdık bir ses duydu… Sıçrayan bir köpeğin sesi.

İşte o an hatırladı: öğlen yürüyüşüne çıkarmayı unutmuştu.

Köpek çişini yapacaktı.

O teoriler içinde kaybolurken, köpeği sadece tuvalete gitmek istiyordu.

Bu duyduğum en güzel hikâyeydi. Gerçeğin ta kendisiydi.

Şimdi senden küçük bir rica…

Bu yazıyı okurken, köpeğin çişini tutmuyor olduğundan emin ol.

Ve sonra dön, çünkü sana empatinin işe yaramadığı tek durumu anlatacağım.

İyi gezmeler!

Christos Koutsis
Köpek Eğitmeni

error: Το περιεχόμενο προστατεύεται. Για χρήση, ζητήστε άδεια